• " Uluyama Türk Japon Kültür Derneği "

İSLAM AŞIĞI JAPON PROFESÖR - OSAMU MİYATA

İSLAM AŞIĞI JAPON PROFESÖR - OSAMU MİYATA

İSLAM AŞIĞI JAPON PROFESÖR - OSAMU MİYATA

  • 28 / 07 / 2015

İSLAM AŞIĞI JAPON PROFESÖR - OSAMU MİYATA

Osamu Miyata bugün Japonya'da Ortadoğu ve İslamiyet hakkında bilgisine en çok danışılan isimlerin başında geliyor.Shizuoka Üniversitesi'nde profesörlük yapmış Miyata, şimdi Çağdaş İslami Araştırmalar Merkezi'ni yönetiyor. Suriye'den gelen mültecilerin durumu hakkında inceleme  yapmak için Türkiye'ye  gelen Miyata, İstanbul'da Yavuz Sultan Selim Cami'sini ziyaret etti. Caminin bahçesinde  yarım kalmış eğitimlerine devam eden çocuklarla sohbet etti, caminin imamından sığınmacılar hakkında bilgi aldı ve onlar için yapılanları yerinde gözlemledi.Bu ziyareti sırasında kendisiyle sohbet etme imkanı yakaladık.

Yakın coğrafyamızda yaşananlar için söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

              Osamu Miyata:   Ülkeler silahlanma yarışındalar.Silahlara ayrılan bütçeler milyar dolarları aşmış durumda ve her yıl bu harcamalar katlanarak artıyor. Neden ölüme ,kan akıtmaya bu kadar yatırım yapılıyor.Barış isteniyor ama bir yandan hızla silahlanılıyor.Bu paralar insani yardımlara ayrılmalı.Örneğin ülkenizin kucak açtığı, savaştan kaçan Suriyelilerin,  şu an burada huzur içinde yaşamaları için yapılanlardan dolayı Türk Hükümetini insanlık adına kutluyorum.

İnsanı insan yapan değerin temelinde hep aynı şeyin olduğuna inanıyorum ''sevgi''. İnsanoğlunun en temel gereksinimi. Savaşmayı, insanları kutuplara ayırmayı, ırkçılığı doğru bulmuyorum. Tüm ön yargılardan uzak bir şekilde , insana insan olarak bakmak gerekir. Bir kelebeğin kanadında birçok renk var. Ona o güzelliğini veren o rengarenk varlığı. Ama sadece bir renk güzeldir dersek, o güzelliğe haksızlık etmiş oluruz.

 

Japonya'da Türkiye denince ne akla geliyor? Japon insanı ülkemiz hakkında ne biliyor ?                                    

            Osamu Miyata:  Geçtiğimiz yıllarda mehter takımı Türkiye’den Japonya’ya gösteri için gelmişti. Bu tarz etkinliklerin Japon insanlarının hafızasında  olumlu etkiler bırakacağını düşünmekteyim. Kushimoto'daki Ertuğrul faciası, İran'dan kurtarılan Japonlar ve tabii ki Fukushima 'daki nükleer felakette  Türkiye’den gelen yardım gönüllüleri iki ülke arasındaki dostluğu pekiştiren önemli olaylar.

                Türk kebabı ve özellikle genç insanlar arasında oryantal dans son zamanlarda çok popüler. Japonya'daki Türk restorantlarında oryantal dans gösterisi hayli ilgi çekiyor.Oryantali sağlıklı olmak için yapıyor Japonlar. Yüksek performans istediği için zayıflamaya  çok yararı olduğunu düşünüyorlar. Japonya'da oryantal deyince akla ya Türkiye ya da Mısır gelir.

 

Üniversitede bu bölümü seçmenizde  ve böyle bir alanda uzmanlaşmaya gitmenizdeki en önemli etken neydi?

 

             Osamu Miyata :  Yasushi Inoue çok değerli bir yazar. İpekyolu üzerinde geçen bir çok romanı var. Bu kitapların üzerimde çok etkisi oldu. İpek yoluna baktığınızda en batıda İstanbul yani Türkiye  bulunmaktaydı. Bu coğrafya bana hep gizemli gelmiştir.

 

İslamiyeti öğrenmeye başladıktan sonra sizi en çok etkileyen şey ne oldu?

 

                Osamu Miyata:  İslamiyette zekat ibadeti var. Muhtaç insanlara yardım etmek, dara düşmüş kimselerin yanında olmak, onlara şefkatle yaklaşmak kavramı var. Bu yaklaşımın insanlığın ortak paydası olduğunu düşünüyorum. Tüm  bunların kendimi İslamiyete yakın hissetmemde önemli rolü oldu.

                Aslında Japonya’nın İslamiyeti tanıması İkinci Dünya Savaşı ile başladı. Japonya’nın Çin'le girdiği savaşta, o bölgede yaşayan Uygur Türkleri'nin farkına vardık. Müslüman olan Uygurları müttefik olarak yanımıza alırsak savaşta daha güçlü oluruz düşüncesiyle İslamiyeti araştırmaya başladık. İslamiyeti öğrenmemizin kaynağı  Ortadoğu değil, Uygur Türkleridir. Başlangıçta yapılan çalışmalar politik amaçlı olsa da, savaş bittikten sonra İslamiyet hakkında ciddi araştırmalar yapan çok iyi Japon profesörler ortaya çıktı. Günümüzde de Japonya'da birçok Ortadoğu uzmanı yetişmeye devam ediyor.

               

 

11 Eylül olaylarıyla başlayan, Fransa'daki terör olayları, Suriye'de iki Japonun katledilmesi gibi olaylarla devam eden süreçte İslamiyet eşittir terörizm algısı oluşturulmaya çalışılmakta. Siz bu algı yönetimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

         Osamu Miyata:     Bu İslamiyetin geneline yapılan ciddi bir haksızlık. Zamanında Japonya’da aşırı sol bir terör örgütü vardı, Japon Kızıl Ordusu adında. Birçok yerde eylem yaptılar ve masum insanları öldürdüler. Ama Japonya terörist bir ülkedir diye bir algı oluşmadı, bu olanlar tüm Japonya'ya mal edilmedi. Müslümanlara karşı böyle bir algı oluşturulmasını doğru bulmuyorum. Bizlerde zaten bunun için çabalıyoruz. İslamiyet eşittir terörizm algısını yıkmak için çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.

                Şu anda İstanbul Boğazı'na karşı yemek yiyoruz. Türkiye'ye  hangi ülkeden olursa olsun, önyargı ile gelen insanlar bu güzellikleri gördüklerinde ''İslamifobi'' denen düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu anlayacaklar.Özellikle Türkiye’ye gelip şu güzellikleri gördüklerinde ''ne kadar şanslıyım!'' diye düşünecekler.

                Bizler kendimizi doğru  ifade edebiliyor muyuz ? Türk-Japon  dostluğuna katkı vermek için neler yapılmalı?

       Osamu Miyata:     Uluyama derneğinin ve Sakura dergisinin amaçlamış olduğu çabalar sayesinde Türk-Japon dostluk ilişkilerinin daha da gelişeceğini umuyorum. İnsanların birbirlerini anlaması için önce birbirlerini tanıması gerekir. Ben bugüne kadar  Türkiye’ye gelipte Türkiye’yi beğenmeyen bir Japon görmedim. Ya da uzun süredir Türkiye’de yaşayan Japonlardan ben Türkiye’yi  sevmiyorum diyeni  duymadım. Japonya'da karşılaştığım ülkenize gelmiş insanlardanda ''mutlaka bir kez daha Türkiye'ye gideceğim'' dediklerini duyuyorum.

       Gerçekten  Türkiye’de o kadar çok gezilmesi gereken yer var ki bir kere gelmek yeterli olmuyor. Japonya için de durum aynı. Kyoto, Nara, Osaka,Tokyo  hepsi ayrı bir güzellik. İki ülkenin görülmesi gereken  tarih ve kültür hazineleri o kadar fazla ki, Japonya'ya da birkere gelmek yeterli olmaz.

      Ayrıca birbirine  benzer özgün değerleri olan şehirler arasında kurulacak dostluk köprüsüde iki kültürün  yakınlaşması adına olumlu sonuçlar doğurur.Gerek tarihi mirası, gerek ipekçiliği ile ön plandaki Bursa ile Nikko’nun kardeş şehir olması için çaba sarfetmek iki kültürün birbirini tanıması adına iyi bir çalışma olacaktır. Böyle ortak projeler geliştirilerek insanların  birbirlerini daha objektif tanıma fırsatı yaratılabilir.Bu konuda elimden ne gelirse yapmaya hazırım.

             

            

YAYIN HAKLARI SAKURA DERGİSİNE AİTTİR.

ALINTI YAPILMASI YADA KOPYALANMASI KANUNEN YASAKTIR