• " Uluyama Türk Japon Kültür Derneği "

Japonyanın Farkı

Japonyanın Farkı

  • 16 / EKİM / 2007

Japonya´nın Farkı

Kişi kendisine, ailesine, çevresine, ülkesine ve şirketine borçludur, Japonya´da. Japonya´da erkekler şikayet etmez, acılarını, sorunlarını dışa vurmaz ismi lekelenmesin diye görevlerini, sorumluluklarını yerine getirir. Japonya´da para değerlidir ve saygı görür, bunun nedeni paranın üzerindeki barış ve uyumu simgeleyen prens resmidir. Borçlanmışsa kişi borcu namusudur. Ödeyememek onursuzluktur. Kişi borçlarını ödeyemiyorsa intihar kaçınılmazdır. Japonya´da okuma yazma oranı yüzde yüzdür. Günlük basılan gazete sayısı 60 milyonu bulmaktadır. Nüfusu 125 milyon civarında bulunan bir ülke için bu rakam oldukça mükemmeldir. Zira ülkemizde günlük en fazla 5 milyon gazete okunmaktadır. Üniversite mezunu oranı %94 dür. Yaz tatili sadece 1 aydır.

Japonya´da şirketlerde çalışanların görevi ne olursa olsun her görev yapılmalıdır. Şirkete bağlılık esastır. Görevin büyüğü küçüğü olmaz. İşçiler çoğu zaman normal çalışma saatleri bittikten sonra eve gidiyormuş gibi kart basar ve tekrar işinin başına dönüp işlerini bitirmeye çalışırlar. Bu fazla mesai ücretini istemeleri kötü bir sicile dönüşebileceği için hak talep etmezler. Yılda ortalama üç hafta izinleri olmasına rağmen kullanılan izin süresi 8 gün civarındadır. Fazla izin kullanma çalışma arkadaşlarına fazla iş yükü yükleyeceğinden dolayı bundan kaçınılır

Japonlara göre çalışma süresi işin bitirilmesi için gerekli olan zamandır.

Japonya´da işverenle uyuşmazlığa düşülürse sendikalar, işi durdurma yoluna gitmezler, tehdit olarak gelişimi durduracaklarını söylerler.

Japonya kalite bilincine sahip ülkeler sıralamasında birinci sıradadır. Kaliteyi anlayarak yaşatmayı becerebilmiş bir ülkedir.

Japonya´da kalite denetlenmez üretilir ve kalite her yerdedir. Kalite bir bütündür ve bir yaşam biçimidir.

Japonya´nın kalite bakışını anlatırken çok bilinen bir olayıda anlatmak iyi olacaktır görüşündeyim. Amerikanın en büyük şirketlerinden biri yeni bir yatırım yapma kararı alır. Fabrika için gerekli olan 1200 adet makineyi Japonya´dan almaya karar verir. Amerikalılar kendi ülkelerindeki bilgi birikimleriyle hazırlamış oldukları sözleşmeye bir madde eklemişler. Bu maddede 1200 makineden en fazla 3 adet bozuk çıkabileceğini aksi takdirde ödeme yapmayacaklarını kayıt altına almışlar. Japon firma sözleşmeyi imzaladıktan sonra makineleri üretip Amerika´ya yollamışlar. Makineler indilince 1197 adet makine çıkmış. 3 adet makinenin eksik olduğu tespit edilmiş. Tekrar tekrar sayılan makinelerin sayısında bir değişiklik olmamış tabiî ki. Bu arada fabrikanın önüne bir kamyonun yanaştığı görülmüş, kargo kamyonunda 3 adet makina varmış. 3 makinanın kutularının üzerinde oldukça büyük afişlerle DİKKAT BOZUK yazıyormuş.

Bu olaydan da anlaşabileceği gibi işletmeler daima en iyiyi ve sıfır hatayı hedeflemelidirler. Bu hedeflemeye kısa sürede kavuşamasak bile emin olun gelecek yıllarda sıfır hatayı istemek normal bir durum olacaktır, yeter ki isteyebilelim.

Japonya´dan bahsetmişken israfa düşman gözüyle baktıklarını da unutmamak gerekir. İsrafı sadece hurda parça ve malzeme olarak görmezler. Boş makinayı da israf olarak görürler. Fazla personel, malzeme temin için geçen süre, tamir için harcanan zaman, fazla stok sebebiyle gereksiz kullanılan alanlar da israf olarak görülür. 5 S modelini tüm firmalar benimsemiştir.

SEIRI Sınıflandırma-Ayıklama

SEITON Düzenleme-Yerleştirme

SEISO Temizlik

SEIKETSU Standartlaşma

SHITSUKE Eğitim-Disiplin

Japonlar 5 S´e devrim gözüyle bakmaktadırlar ve uygulamada ısrar vardır. Bu adımlarla Temiz ve düzenli bir işyerinde daha keyifli çalışılır Taşımadan doğan zaman kayıpları azalır Gereksiz malzemeyi bulundurmaktan kurtulunur Küçük alanların bile daha verimli kullanımı sağlanır Çalışan için iş yerini umursama ve iftihar etme nedeni olur Atölyelerde makinalarda kontrol kolaylaştığı için daha iyi önleyici bakım sağlanır Kaza ve yaralanmalar ortadan kalkar Beraber çalışanlar arasında birlik duygusu gelişir Toplam üretkenlik artma eğilimi gösterir.

Japonya´da bilindiği gibi ünlü markalar var ama bunlar neden bu kadar ünlü diye düşündünüz mü hiç. Yine bilinen çok ünlü olaylardan biri de şöyledir: Honda firmasında çalışan işçilerden biri yolda giderken oldukça kirli bir hondanın yanında durur ve cebinden çıkardığı mendille arabayı temizlemeye çalışır. Arabanın sahibi bu olayı görünce yanına gelir ve ne yaptığını sorar, yanıtı oldukça düşündürücüdür işçinin, bu arabayı ben ürettim ve kötü görünmesine gönlüm razı olmadı der.

Üst yöneticilerin kendilerine yapmış oldukları lüks ofislerinden bütün gün çıkmadan, çalışanları hakkında yorum yapmaları veya üretim hattındaki noksanlıklardan nasıl haberdar olacakları ve nasıl müdahalede bulunacakları meçhuldür. Ülkemizde üst yönetim yönetici olmaktan memnundur. Lider olmak, zor şartlar altında kurulmuş fabrikaları ile bütünleşmek akıllarından geçmez. Aldıkları emri anlayabildikleri oranda uygular ve çok değerli zamanı kısır bir döngü içinde tüketirler. Ülkemizin dünyadaki bütün büyük firmalardan, ülkelerden hiçbir eksiği yoktur aksine fazlası vardır. Görünen odur ki firmaların en temel sorunu yönetim sorunudur. Eğitim bu sorunun çözümü için temeldir. Firmaların kalite bilincine sahip olması ve kaliteyi yaşam tarzı olarak benimsemesi de sorunların çözümünde önemlidir.

FEVZİ KOSTAK Kalite ve Yönetim Danışmanı

ETİKA Danışmanlık ve Eğitim Ltd. Şti.