• " Uluyama Türk Japon Kültür Derneği "

Şeref Defteri

    22 / 02 / 2022 - Aikido

    www.bqxsecurity.com

    Lütfen Sitesini Ziyaret ediniz 

    10 / 02 / 2022 - Hakkımızda
    24 / 02 / 2020 - Go Oyunu

    Go (Japonca: 囲碁 igo; Çince: 圍棋 [geleneksel] / 围棋[basitleştirilmiş]; Pinyin wéiqí, vey çi; Korece: 바둑 baduk) tahta üzerinde oynanan iki kişilik bir strateji oyunudur.

    Go çok eski bir oyundur. Kökeni Çin olmasına rağmen bütün Doğu Asya'da tanınır ve oynanır. Oyunda küçük ve yuvarlak taşlar kullanılır(siyah ve beyaz olmak üzere iki renk). Sırası gelen oyuncu kendi taşını oyun tahtasındaki mümkün olan bir yere yerleştirir. Taşlar sırayla tahta üzerine konulur, taşlar hareketsiz ve eşdeğerdir. Fakat birbirleri arasındaki stratejik konum oyunun yapısını belirler. Oyunda amaç kendi taşlarınızla mümkün olabildiğince çok alanı kontrol altında tutmaktır.

    Oyunun temel amacı şöyle açıklanabilir: İki general bir bölgeyi kontrol altına almak istemektedir, bunun için ilk önce gözetleme kuleleri dikerler sonra da kendileri için güvenli bir pozisyon kurmaya çalışırlar. Oyunun amacı rakibi tamamen ortadan kaldırmaktan çok onun karşısında avantajlı bir konuma geçmektir(avantajın büyüklüğü önemli değildir).

    Gonun kuralları çok basit olmasına rağmen çok karmaşık bir oyundur. Goda satrançdaki gibi taşların hareket kabiliyetleri sınırlı olmadığından bir taşı oynayabileceğiniz çok fazla yer vardır. Satranç oyununda ilk yarım hamle için 20 olasılık , ikinci yarım hamle için 20, tam hamle (bir beyaz bir siyah) için 400 olasılık vardın. Goda ise ilk taş (siyah) için 361 olasılık , ikinci taş (beyaz) için 360 olasılık, toplam 129.960 olasılık vardır. Hamle çeşitliliği o kadar çoktur ki bir go oyuncunun ustalaşma evresi ömrünün sonuna kadar sürebilir.

    Goda hesaplı hareket etmek (strateji) önemli olsada, bu oyunun tek önemli noktası değildir. Go insanı düşündüren yönüyle meditasyona ilham verebilir, hatta insanın iç dünyasına bir ayna tutarcasına kendi kişiliğini daha yakından tanımasına yol açar. Go birçok atasözünün çıkış noktası olmuştur, çünkü go hayatın gerçeklerini minyatür halde yansıtmaktadır.

    II. Dünya Savaşı'nda ABD'nin savaşa giriş sebebi olan Pearl Harbor baskınının, şaşırtıcı etkisi ve tahribatının arkasındaki soğuk mantığın temelinde basit bir go manevrası (yalnız olan taşa saldır) olduğu bilinen bir gerçek.


    "Eğer evrende bizden başka akıllı yaşam formu varsa, belki satrancı ya da büyük ihtimalle goyu tanıyorlardır."

    (Dünya satranç şampiyonu, Emanuel Lasker)


     

    Geçmişi

    Guanyu yaraları tedavi edilirken Go oynuyor

    Japon sanatında Go
    (Izumiya Içibe, ~1811)

    Go bugün dünya üzerinde oynanan en eski oyundur. Çin efsaneleri kökenini kral Yao'ya dayandırmaktadır. Bu efsanelere göre Yao oğluna astronomiyi öğrtemeye çalışmaktadır ancak bir türlü oğlu yıldız sistemlerini anlayamamıştır. Bunun için bir tahta üzerine taşları dizerek açıklamaya çalışır ve wéiqí (okunuşu -> veyçi diğer adıyla ?go?) burdan doğar. Gonun kökenine ait kesin bulgular ise bundan 2500 yıl öncesine yani Çinli kralların birbirleri ile savaştıkları yıla dayanır.

    Han Hanedanlığı zamanında wéiqí gözle görülür şekilde halk arasında yayılmaya başlamıştı ayrıca elit kesim tarafından da kabul gören bir bir hobiydi. Bu devirde wéiqí'yle alakalı düşülen ilk kayıt M.S 127 yılını göstermektedir.

    Tang Hanedanlığı zamanında ise wéiqí ilk altın çağını yaşamaktaydı. Bu hanedanlık döneminde wéiqí saraya kadar girmiştir. Tang Hanedanlığı Çin tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Bu hanedanlık zamanında Çin kültürü en yüksek seviyeye ulaşmıştır, ayrıca gelişmiş bir bürokrasi sistemi de kurulmuştu. Bu bürokratik sistem çok sayıda eğitimli bürokatı içinde barındırıyordu ve bu yeni bir elit kesimin doğmasına yol açtı. Bunlar da diğer elit kesimler gibi wéiqí ile yakından ilgilenmekteydiler. Wéiqíye olan ilgi ilerki hanedanlıklar zamanında da devam etti. Song kralı Huizong ve Ming başbakanı Zhang Juzheng wéiqínin ateşli tutkunlarıydı. Krallık rejiminin 1911'de yıkılması ile (Çin'in diğer bütün toplumsal değerleri gibi) wéiqí de toplum içindeki önemini kaybetti. Ancak Kültür Devriminden sonra wéiqí tekrar toplumun gözünde hakkettiği değeri kazanmaya başladı.

    Efsaneye göre Japonya'ya goyu getiren kişi Çin'in başkenti Çang-an'da görev yapmış olan Japon büyükelçisi Kibi no Makibi'dir. 717 ve 735 yılları arasında Çin'de bilim ve sanatla alakalı çalışmalar yürüten Kibi no Makibi ülkesine dönerken yanında bir adet wéiqí oyunu da götürmüştü. Sonraları bu oyuna "go" adını verdi ve oyun Japonya'da o adla anılmaya başladı. Kibi no Makibi'nin sayesinde oyun kısa sürede aristokratlar arasında yayıldı. Kibi no Bakibi'nin goyu Japonlara tanıtmasından 100 yıl önce de oyunun adı Japon kayıtlarında zikredilmektedir. Zamanla go Japonlar arasında yayılmaya başladı ve ikinci altın çağına girdi. Bu oyunun bugün uluslarası arenada Çince adıyla değil de Japonca adıyla anılmasının sebebide bu altın çağa dayanmaktadır

    17'nci yüzyılın başlarında, Edo döneminin başlaması ile Japonya'nın siyasi dengesi tamamen değişmiştir. Tokugawa sülalesinden gelen yeni Şogun, go oyununa o kadar meraklıydı kı; gonun geliştirilmesini ve yayılmasını devlet eliyle desteklemeye başlamıştı, ve kendini "Godokoro" (go başkanı) ilan etti. Ayrıca kendisinin en iyi go oyuncusunu tespit edebileceği, "o-şiro-go" adlı turnuvaların yapılmasını emretti. Bu turnuvayı kazananlar ödül olarak, o zamanlarda inşa edilen dört büyük go okulu için burslar elde ediyorlardı. Bu okulların adları şöyledir: Honinbo okulu, Inoue okulu, Yasui okulu ve Hayaşi okulu.

    Bu dört okul arasındaki büyüt rekabet go oyuncularının seviyesinin yükselmesine sebep oldu. O zamanki go oyuncularının seviyesine bugüne kadar kimse ulaşamamıştır. Ayrıca bu zaman diliminde dövüş sporlarından esinlenilerek rütbe sistemi de geliştirilmiştir. Edo Dönemi'nin en iyi go oyuncusu kendi adıyla anılan açılışı bulan Şusaku Kuwahara'dır. 33 yaşında koleradan ölünceye kadar 19 kez ardı ardına o-şiro-go şampiyonluğunu kazanan Şusaku'nun bulduğu Şusaku Açılışı, 20. yüzyılın ortalarına kadar yaygın olarak kullanılmıştır.

    Tokugawa Şogunluklarının yıkılmasından sonra yönetimin go okullarına verdiği destek de son bulmuştur. Bugün Japonya'da en güçlü oyuncuların yetiştiği Honinbo okulu onuruna Honinbo Turnuvası düzenlenmektedir.

    Go uzunca bir süre(satrançda olduğu gibi) sadece erkeklerin oynadığı bir oyun olmuştur. Turnuvaların bayanlara açılması ve bayan oyuncuların arasından gittikçe daha güçlü oyuncular (özellikle Rui Naivey) çıkması, bayan go oyuncularının da erkek rakipleri kadar yetenekli olduğunu ispatlamaktadır.

    Son 20 yılda Çin'de ve Kore'de meydana gelen go çılgınlığı, Japonya'nın uluslararası turnuvalardaki hegemonyasını kaybetmesine yol açmıştır.

    Go, Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da 100 yıldır tanınmasına rağmen hâlâ çoğunlukla Asyalıların oynadığı bir oyundur. Dünya çapında büyük çoğunluğu Uzak Doğu'da olmak üzere 100 milyondan fazla go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir.

    Japonya'da 10 milyona yakın go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir. Go oyuncularını konu alan Japon anime ve manga serisi ?Hikaru no Go?, gonun çocuklar ve gençler arasındaki popüleritesini büyük şekilde artırmıştır. Bugün dünya üzerindeki go klüplerinin, go şirketlerinin, genç go oyuncularının sayısı hızla yükselmektedir.


    "Tarihin derinliklerinden bugüne dek, yeryüzünde iki aynı Go oyunu oynanmamıştır"

    (Anonim)


    Go ve Felsefe

    Japon sanatında go
    (Kano Eitoku (1543-1590))

    Gonun filozofik yönünü ve kültürel değerini açıklalayan çeşitli efsaneler vardır. Bir efsaneye göre eski zamanlarda yaşamaş bir Çin kralı oğluna disiplini, konsentrasyonu ve ruhsal dengeyi öğretmek için bu oyunu icat etmiştir. Kralın oğlu büyüyünce büyük bir go oyuncusu olmakla kalmayıp aynı zamanda dengeli bir kişiliğe sahip bir kral olmuştur. Diğer bir efsaneye göre eski Çin generalleri savaş alanını akıllarında daha iyi canlandırabilmek için yanlarında bir adet tahta ve çok sayıda taş götürüyorlardı ve oyunun kökeni bu yönteme dayanıyordu. Bu efsanelerde de gonun iki temel özelliğine vurgu yapılmaktadır; kendini kişiliğini geliştirmek ve iki olgunun çarpışmasını resmetmek. Go hakkındaki efsaneler çoğu kez, Taoizm'den kaynaklanan, ve go oyununun da temel güçleri olan Yin ve Yang'a da değinirler.

    Go sadece mantıkla kavranabilecek bir oyun değildir. Onun karmaşık ve derin yapısını anlamak için kuvvetli iç güdüler ve çok fazla tecrübe gereklidir. Bu noktada go Budizm'in "mantığa dayanan bir aydınlama sadece aldatıcı bir aydınlanmadır" felsefesiyle de uyuşmaktadır.

    Goda aşırı cesaret ile korkaklık, güvenlik ile risk, saldırı ile savunma arasında (aslında temeli Uzak Doğu dinlerine dayanan) mükemmel bir denge vardır. Go ile diğer batılı oyunlar arasındaki en belirgin fark tamamen kazanma veya rakibi tamamen yok etme(satrançdaki şah-mat gibi) diye bir durumun olmamasıdır. Kazanan oyuncunun diğer oyuncudan farkı, daha fazla alan kontrol etmesidir. Kaybeden oyuncu tamamen yok olmuş değildir sadece diğer oyuncudan daha az alan kontrol etmektedir.


    "Savaşmak, go oyununda anahtar olarak değil, sadece en son çare olarak kullanılır." (Zhong-Pu Liu, 1078 yılında Song döneminde)


    Vikipedi Özgür Ansiklopedi'den alıntıdır.

     

    24 / 02 / 2020 - Eğitmenlerimiz

    Stil    :      Yoshinkan Aikido

    Baş Eğitmen   : 

    Hideaiki SUEZAWA  ( 8.Dan)

    ( Hideaki Suezawa Kimdir ?  Çocukluk dönemlerinde Judo ve boks yapan Suezawa sensei 1955 senesinde Gozo Shiado yanında Aikidoya başlamıştır. (Shouwa dönemi 33 – 35) Yoshinkan dojodan Ueshiba Dojoya gitmesine izin verilen 6 öğrenci arasında yer aldı ve Aikidonun kurucusu Ueshiba ile çalışma şansını yakaladı. (戸松慶義) Komatsu Sensei tarafından yazılan referans mektubu sayesinde Ueshiba tarafından çok iyi karşılandığını anlatmaktadır , Suezawa hoca anılarında... Günümüzde Tokyoda kendi kurduğu Bunbukan Dojo ( Bunbukai) da Aikido ve Jodo eğitimlerine devam etmektedir.
    Suezawa Sensei  ayrıca Karatenin Kurucusu Funokoshinin Tokyodaki talebesi Yamada Tatsuo ile üniversite döneminde Karate çalışmıştır. 1969 yılında Fukaya Shinichi'den  Kashima stili ( Kobudo) kılıç eğitimi almıştır
    Fukaya Shinichi ile 1970 yılında İaido ve Jodo çalışmış, 2002 yılında Nishioka sensei ile S.M.R.Jodo çalışarak teknik kalitesini geliştirmiştir.  
    2002 senesinden günümüze kadar Bursa Uluyama T.J.K.Derneği bünyesindeki öğrencilerine Aikido öğretmek için  Türkiye'ye gelmektedir. 

     

    Eğitmen :

    Hakan KAPLAN    Aikido ( 5.Dan) Judo ( 3.Dan)

    Hakan Kaplan 1977 yılında Judoya başlamış olup 3.Dan seviyesindedir. 1988/1996 yılları arasında çeşitli resmi kurum ve kuruluşlarda Antrenörlük yapmıştır
    1997 yılında bursa'da aikidoyu başlatmış olup, Ahmet kösoğlu eşliğinde Bursada Aikidonun tanınmasını sağlamıştır. Sonraki yıllarda ise Nebi Vural ( 7.Dan) ve Hideaiki Suezawa (8.Dan ) hocalarla aikido çalışma şansını yakalamıştır..
    2001 senesinde Kobudo okulllarına  (Klasik Japon Disiplin Sanatı okulu)  kabul edilen ilk Türk ünvanını almıştır. Japonyanın en eski Kılıç okullarından ) / Yagyu Shinkage Ryu'ha okulunun baş öğretmeni Yasushi Kajitsuka'nın ilk Türk öğrencisi olmuştur.
    2002 senesinde Türkiye'ye ilk kez gelen Jodo sanatının tanınması ve gelişimi husunda önemli çalışmalar yapmıştır.
    Judo, Aikido, Self Defence ve Samuray adlı 4 kitabı ve Bushido olarak yayımlanan bir dergisi bulunmaktadır. 
    Öğretmen ve öğrenci olarak Uluyama derneği bünyesinde çalışmalarına devam etmektedir. 

     

    Asistanlar: 

    Fatih Topal ( 4.Dan), Esat Yalman (4.Dan)  , Barış Avcı ( 3.Dan)

     

     

    Lütfen detaylı bilgi için www.aikidobursa.org web sitesini ziyaret ediniz

    18 / 02 / 2020 - Jo-Jutsu

    Ne kadar sonuca vardığımızı zannetsekte , her tepenin ardından yolun ne kadar uzun olduğunu görürüz....  

    Bizler budo sanatlarını yapan kimseler ve bu yolda ( DO) yürüyen öğrenciler olarak, hergün yeni bir şeyler öğrenmenin heyecanını yaşarız. .....

    Budo'nun geçmişi uzun yıllar öncesinden günümüze kadar gelen sırlar silsilesidir....

    Dernek Başkanımız Hakan KAPLAN'ın 2002 senesinde Japonya'ya Aikido ve Kobudo eğitimi için yaptığı bir seyehatte,  tanıştığı değerli usta Katsuhiko ARAİ Sensei'yi,  Derneğimizin 2003 senesinde Türkiye'ye çağırmasıyla başlayan bir maceradır, Jo jutsu....   

    18 / 02 / 2020 - Aikido Ders Programı

    Stil    :      Yoshinkan Aikido

    Baş Eğitmen   : 

    Hideaiki SUEZAWA  ( 8.Dan)

    Eğitmen :

    Hakan KAPLAN    Aikido ( 5.Dan) Judo ( 3.Dan)

    Asistan: 

    Fatih Topal ( 4.Dan), Esat Yalman (4.Dan)  , Barış Avcı ( 3.Dan)

     

    Yetişkin Aikido

    Çarşamba- Cuma 

    19:30     21:00 

     

    Genç Aikido ( 13/18 yaş)

    Çarşamba-Cuma

    19:30   21:00

    Cumartesi

    16:30  18:30  

     

    Çocuk Aikido ( 7/12 Yaş)

    Başlangıç Sınıfı

    Çarşamba

    18:30    19:30

    Cumartesi-Pazar

    11:30   13:00

    İleri seviye ( Turuncu kemer ve üstü)

    Cuma 

    18:30   19:30

    Cumartesi

    14:30  16:30

     

    Geniş Bilgi İçin 

    www.aikidobursa.org sitesini ziaret ediniz

     

    18 / 02 / 2020 - Origami ( geleneksel kağıt katlama sanatı)
    Origami Nedir?
    Japonca oru (katlama) ve Gami (kağıt) sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuş Katlamış Kağıt anlamına gelen bir japon katlama sanatıdır. Origami kendi içinde 3 kısma ayrılır.
    1. Klasik origami : Tek parça kağıdın kesme ve yapıştırma işlemi yapılmadan sadece katlama ile figur yapılmasıdır.
    2. Modüler origami : Tek parça kağıddan 3 boyutlu GEOMETRIK bir şekil oluşturulması ve aynı şekilde yapılan bir çok geometrik şeklin birleştirilmesi ile oluşturulan figürlerdir. Kullanılan figürlerin sayısının sınırı yoktur.
    3. Krigami : Klasik origamiden farklı olarak figürlerde kesme işlemi yapılabilir. Kağıt kesme sanatıdır.

    Origami Nedir

    Origami, (折り紙 origami) Japonca "ori" (katlamak) ve "gami" (kâğıt) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelmiş olup kâğıt katlama sanatına verilen addır. Genellikle kare kâğıt parçalarını kesmeden ve yapıştırıcı kullanmadan, sadece katlayarak, çeşitli canlı ve cansız figürler oluşturarak yapılmakla birlikte, dikdörtgen kâğıtlardan, hatta kâğıt paralardan yapılan modeller de oldukça fazladır. Kesme işleminin de kullanıldığı türe Krigami denir.

    Katlama(Orig.) klasik Katlama(Orig.) ve parçalı Katlama(Orig.) olmak üzere iki çeşittir. Klasik Katlama(Orig.) genellikle tek parça kağıttan yapılır. Çok fazla olmasa da iki veya üç parçanın kullanıldığı klasik Katlama(Orig.)yle çeşitli hayvan veya eşya figürleri yapılır. Modüler Katlama(Orig.) olarak da adlandırılan parçalı Katlama(Orig.) birbirinin benzeri parçaların birleştirilmesiyle oluşturulur ve hayvan veya eşya gibi somut figürlerden çok, üç boyutlu geometrik figürler yapılmasında kullanılır. Parça sayısında bir sınır olmayan parçalı Katlama(Orig.) tak-çıkar oyuncaklarına benzer ve aynı parçalar kullanılarak birçok değişik figür üretilebilir. Katlama(Orig.)de genel olarak kare şeklinde kâğıt kullanılsa da kâğıdın şeklinde bir sınırlama yoktur. Günümüzde Katlama(Orig.)nin birçok değişik türleri ortaya çıkmıştır. Mimari Katlama(Orig.), pop-up Katlama(Orig.), kirigami ( kağıt kesme sanatı) bunlara örnek verilebilir. Modern Katlama(Orig.) olarak da adlandırılan bu tür Katlama(Orig.) türlerinde yapıştırma ve kesme serbest bırakılmıştır.Katlama(Orig.)'yi kirigamiden ayıran özelliği kirigaminin simetrik Katlama(Orig.)nin ise şekil yapma biçimlendirme sanatı olmasıdır.

    Origami Tarihi
    Origaminin başlangıyla ilgili kesin bilgiler olmasa da ilk defa kağıdı icad eden Çinliler tarafından yapıldığı daha sonra Budist rahipler tarafından Japonya’ya getirildiği düşünülmektedir. Gerçek gelişimini Japonya’da gösteren origami ismini bile Japoncadan almıştır. Japonya’da daha çok kabul görmesinin nedeni Japonların kağıda verdikleri önemden kaynaklanmaktadır. “Kami” yazılış olarak farklı olsada Tanrı kelimesiyle sesteştir. Kitap ve onun yapı malzemesi kâğıda saygı Japon geleneklerindendir.
    Origamiyi anlatmaya origaminin temel maddesi olan kağıttan başlamak gerekir. Kağıt Çinliler tarafından M.Ö.250’de icat edildi.Bu büyük icat insanlık tarihinde yazının icadından sonra en önemli olaydır. Kağıt ilk üretilmeye başladığı devirlerde çok pahalı ve az bulunan bir materyal olduğu için origami daha çok zenginlerin uğraştığı bir sanattı ve daha çok dini törenlerde kullanılıyordu. Zamanla kağıt üretme tekniklerinin gelişmesiyle kağıt üretiminin maliyeti azalmış ve origami daha geniş kesimlere ulaşma imkanı bulmuştur.

     
    Kağıt origaminin tek temel maddesidir. Belkide kağıt gerçek değerini origamiyle kazanmıştır. Hemen hemen her çeşit kağıt origami yapmak için kullanılabilir, yalnız her model için her kağıt uygun olmayabilir. Klasik origami dediğimiz tek parça kağıttan yapılan hayvan veya eşya figürlerinde ince ve çabuk yırtılmayan nispeten sert kağıt kullanılırken, parçalı origamide daha kalın kağıt kullanılmaktadır.

    origami kelimesinin olarak ilk kullanılışı bildiğimiz kağıt katlama sanatından biraz farklı olsada temelinde yine katlama vardır. “origami Tsuki” sertifika, tasdikname, ruhsat anlamında kullanıldı. Bu Japonların eskiden özel belgeleri değişik biçimlerde katlamalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin bir kılıç ustasına verilen diploma taklid edilmemesi için değişik biçimlerde katlanırdı. origami günümüze gelinceye kadar gelişim evrelerini batı ve doğuda farklı biçimlerde geçirmiştir. 20.yüzyılda kıtalar arası iletişimin artmasıyla batı ve doğu kanatları birbirini tanımış ve origami dünyanın hemen hemen her tarafına yayılmıştır.

     
    Doğuda şüphesiz origamiye ençok sahip çıkan toplum Japonlar olmuştur. Japonlar şu anda yapılan birçok temel origami formunu bundan 1200 yıl öncesinde geliştirmişlerdir. Bu formlar Japonlar için dini değerler taşımaktaydı. Henian Döneminde (794-1185) dini törenlerde tapınaklarını süslemek için origami figürleri kullandılar. Japonya’da günümüze kadar gelen Japoncada “Senbaorizuru”olarak adlandırılan 1000 Turna katlama geleneğinin de bu dönemde başladığı düşünülmektedir. Kağıdın çok değerli olması nedeniyle samuraylar birbirlerine hediye olarak bir çeşit origami olan kağıdın çiçek şeklinde katlanmasıyla Noshi süslerini kullanmışlardır. Yine günümüz Japonya’sında görebileceğimiz Noshi güzel bir dekorasyon malzemesi ve hediye pakedi süslemesi olarak kullanılmaya devam etmektedir... Yine bu dönemde aristokrat sınıfı halkın düğün törenlerinde bir çeşit Japon içkisi olan “sake”, kelebek biçiminde katladıkları kağıtlarla süsledikleri bardaklarda gelin ve damata sunuldu.

     
    Muramachi Döneminde (1338-1573) kağıt dahada ucuzladığı için origami daha geniş bir tabakaya yayılmıştır. Bu dönemde Japonya’da samurayların gittiği “Ise” okulu ve normal halkın gittiği “Ogasawara” origami okulları bulunmaktaydı. origami bu dönemde yazılı bir kaynak olmadığı için babadan oğula öğretilerek varlığını sürdürmüştür.

    Bugün origami hakkındaki bilgilerimizin çoğu Edo Dönemine (1603-1867) dayanmaktadır., Origaminin ilk yazılı kaynakları olan Senbaorizuru Orikata (1000 Turna Katlama) 1797, ve Kan No Mado 1845 bu dönemde yazılmıştır.

     
    Origami dünyasında adından en çok söz ettiren kişi şüphesiz Akira Yoshizawa’dır. 50 000 in üzerinde çalışması olduğu tahmin edilen Akira Yoshizawa origami tariflerinde kullanılan sembolleri icat eden kişidir. Birçok origami kitabı olan Yoshizawa’nın eserlerinden çoğunun tarifi maalesef mevcut değildir.

    Ipekyolu ile kağıdı Batı dünyasına tanıttığı gibi origamiyle de tanışmasına sebep olmuştur. Avrupa origamiyi ilk defa İspanyayı fetheden müslümanlardan öğrendi. İslamda insan ve hayvan figürlerinin yasaklanmış olmasından dolayı klasik origami figürlerinden çok origami desen çalışmaları ve geometrik formlar içeren parçalı origami çalışmalarına rastlanmaktadır. Origamiyle tanışan İspanyollar onu kültürlerinin bir parçası haline getirmişler ve origamiye birçok yeni figür kazandırmışlardır. İlk origami okulu “Unamuno” İspanya’da origaminin önde gelen isimlerinden Miguel Unamuno (1864-1936) tarafından açıldı. Bu okul varlığını günümüzde de sürdürmektedir. İspanyolların Güney Amerika’da origami konusunda önde gelen isimlerinden biri de Ismael Adolfo Cerceda’dır. Arjantin’in Baenos Aires kentinde yaşayan Cerceda aslında bir bıçak atıcısıdır. Sinirlerini sakinleştirmek için origami yapan Cerceda birçok yeni figür üretmiştir.

    Friedrich Frobel origamiyi tam olarak tanımasada ürettiği “Froebel” blokları temel olarak origamiye dayandığı için bazı kaynaklar O’nu origamiyi eğitsel araç olarak kullanan ilk kişi olarak göstermektedir.

    Batı dünyasında origaminin gelişmesine katkı sağlayan bir diğer isim ise Robert Harbin’dir. “Paper Magic-Kağıt Büyüsü-1956” Avrupa’da yayımlanan ilk origami kitaplarındandır.

    origami artık sadece Japonların geleneksel sanatları olmaktan çıkmış dünyanın birçok ülkesinde her yaştan ve her meslekten insanın uğraştığı bir hobi, bir çok eğitim kurumunun kullandığı öğrenmeyi öğretme aracı olmuştur. Birçok ülkede origami kulüpleri ve federasyonları açılmıştır.

    Modern Origami
    Origami klasik origami ve parçalı origami olmak üzere iki çeşittir. Klasik origami genellikle tek parça kâğıttan yapılır. Çok fazla olmasa da iki veya üç parçanın kullanıldığı klasik origamiyle çeşitli hayvan veya eşya figürleri yapılır. Modüler origami olarak da adlandırılan parçalı origami birbirinin benzeri parçaların birleştirilmesiyle oluşturulur ve hayvan veya eşya gibi somutfigürlerden çok, üç boyutlu geometrik figürler yapılmasında kullanılır. Parça sayısında bir sınır olmayan parçalı origami tak-çıkar oyuncaklarına benzer ve aynı parçalar kullanılarak birçok değişik figür üretilebilir. Origamide genel olarak kare şeklinde kâğıt kullanılsa da kâğıdın şeklinde bir sınırlama yoktur. Günümüzde origaminin birçok değişik türleri ortaya çıkmıştır. Mimari origami, pop-up origami, kirigami (kâğıt kesme sanatı) bunlara örnek verilebilir. Modern origami olarak da adlandırılan bu tür origami türlerinde yapıştırma ve kesme serbest bırakılmıştır.Origami'yi kirigamiden ayıran özelliği kirigaminin simetrik origaminin ise şekil yapma biçimlendirme sanatı olmasıdır. origami dünyaca ünlü bir sanattır.origaminin birçok kullanım alanı vardır.
    Origaminin Çocuk Gelişimi Üzerine Etkisi
    3-6 Yaş Dönemi Origami
    Bebeğiniz artık kocaman oldu! Üç – altı yaş dönemi arasında, onu büyütürken gerek fiziksel gerekse psikolojik olarak dikkat etmeniz gereken noktaları öğrenmek istiyorsanız bu bölümümüzü okumanızda sonsuz fayda var.

    Kağıt Katlamanın Matematiksel Yönleri
    Origami belki de geometriyi en çok en çok kullanan sanattır. Başarılı bir origami çalışması geometi ve üç boyutlu düşünme yeteneğinin üst seviyede olmasını gerektirir.
    Kağıt katlarken, doğal olarak bir çok geometrik şekil ve kavram ortaya çıkar. Bunlardan bazıları şunlardır: Kare, Dikdörtgen, Dik Üçgen, Köşegen, Orta Nokta, Kiriş, Alan, Yamuk, Orta Dikme, Pisagor Teoremi , Geometri ve Cebir ile ilgili kavramlar...
    Bu geometrik şekil ve kavramlar bizlerin şekiller arasındaki ilişkileri kavramamıza yardımcı olur.

    18 / 02 / 2020 - Aikido ve Jodo Eğitmenlerimiz

    Stil    :      Yoshinkan Aikido

    Baş Eğitmen   : 

    Hideaiki SUEZAWA  ( 8.Dan)

     

    Eğitmen :

    Hakan KAPLAN    Aikido ( 5.Dan) Judo ( 3.Dan)

    Asistanlar: 

    Fatih Topal ( 4.Dan), Esat Yalman (4.Dan)  , Barış Avcı ( 3.Dan)

     

     

    Lütfen detaylı bilgi için www.aikidobursa.org web sitesini ziyaret ediniz

    18 / 02 / 2020 - Aikido Ders Saatleri

    Stil    :      Yoshinkan Aikido

    Baş Eğitmen   : 

    Hideaiki SUEZAWA  ( 8.Dan)

    Eğitmen :

    Hakan KAPLAN    Aikido ( 5.Dan) Judo ( 3.Dan)

    Asistan: 

    Fatih Topal ( 4.Dan), Esat Yalman (4.Dan)  , Barış Avcı ( 3.Dan)

     

    Yetişkin Aikido

    Çarşamba- Cuma 

    19:30     21:00 

     

    Genç Aikido ( 13/18 yaş)

    Çarşamba-Cuma

    19:30   21:00

    Cumartesi

    16:30  18:30  

     

    Çocuk Aikido ( 7/12 Yaş)

    Başlangıç Sınıfı

    Çarşamba

    18:30    19:30

    Cumartesi-Pazar

    11:30   13:00

    İleri seviye ( Turuncu kemer ve üstü)

    Cuma 

    18:30   19:30

    Cumartesi

    14:30  16:30

     

    Geniş Bilgi İçin 

    www.aikidobursa.org sitesini ziyaret ediniz

    17 / 02 / 2020 - Aikido

     

    Daha geniş bilgi için 

    www.aikidobursa.org

    Web sitesini ziyaret ediniz

     

    http://uluyama.org/admint/index.php?type=1&module=japon-sanatlari&sayfa=duzenle&id=1041

     

    04 / 10 / 2019 - Karate-do

    Karate-do tarihi insanoğlunun var oluşuna dayanmaktadır. M.Ö. 2000'li yıllarda yapılan bir arkeolojik kazıda kendilerine ARÎ ismi verilen Hindistan'ın Pencap eyaleti Ambala bölgesi steplerinde yarı göçebe yaşamı süren bir toplumla ilgili bazı yazılı kitabeler ortaya çıkarılmıştır. Bu toplum tek tek kentsel alanları ele geçirmek için kendilerine has döğüş sanatları sergilemişlerdir. Hindistan'dan yayılan ve Japonya'da modernize olup Karate-do adı altında gelişmiştir.

    Japonya'da Karate-do'nun modernize edilmesini sağlayan Funokoshi GÎGHÎN'dir. Üstat Funokoshi'nin Karate-do ile ilgili pek çok çalışması olmuştur ve Karate-do'nun felsefi yönünü bakın nasıl anlatmaktadır: ?Ruhun eğitimi karatenin ve iç yapının canlılığı karatenin ilk hedefi olmalıdır. İşte o yapı içerisinde Karate-do gerçekliği koruyabilir. Karate-do, karateyi doğru anlayıp doğru uygulamaktır. Bu kullanım tamamen içe dönük olup, insanın kendisini kavraması ve ben duygusunun yenilmesini hedefler? açıklamasıyla karate çalışmalarını ele alan Funokoshi'nin öğrencilerine her zaman tekrar ettiği bir ilkesi de (KAR-TE-NÎ-SEN-TE-NA-SHÎ) deyimidir. Bunun anlamı; karatede saldırı yoktur. Bu anlam hiç kuşkusuz yarışma başarısı için yapılan antrenmanlara ters düşmektedir. Bazı karate üstatları bu deyimin kafalardaki ilk hareketin bir savunma tekniği olduğu fikrini taşıdığı düşüncesindedir. Üstadın bugün bir bakıma J.K.A.'nın yönetim tüzüğü sayılan "Karate-do sanatındaki en yüksek hedef ne galibiyet ne de yenilgidir. Karate, onu kullanan karakterin ' bütünleşmesinde yatar"sözü Funokoshi'nin karatesi Shotokan' in temel prensiplerini belirleyen en somut ifadelerinden biridir. Bu yazımızda Karate-do'yu tanıtmaya çalıştık. Bize bu imkanı veren sorumlu ve yetkili arkadaşlara çok teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.

    Akif GÜRBÜZ
    Milli Karate Hakemi

    4.DAN

    04 / 10 / 2019 - Kendo-İaido

    Kendo bir kılıç sanatıdır. Eski zamanlarda kılıç ile düello yapan iki kişinin hareket ve tekniklerinin günümüze uyarlanmış şeklidir. İaido, tek başına yapılan kılıç kullanma, çekme ve kesme sanatıdır.

    Günümüzde uygulanan biçimi ile "Kendo", bambu bir kılıç olan "shinai"nin eski kılıç savaş sanatının daha güvenli ve daha serbest uygulanmasını sağlamak amacıyla tasarlanması sonucu yaklaşık ikiyüz yıl önce geliştirilmiştir.  Onaltıncı yüzyıl boyunca, Japonya tüm ulusun yer aldığı art arda gelen iç savaşlar dönemindeyken kılıç kullanma teknikleri birer ölüm kalım meselesi gibi ciddiyetle çalışılmaktaydı.Savaşçılar kılıcı kollarının bir uzantısıymış gibi kullanmayı öğrenmekteydiler. Kılıçla dövüş sanatını öğrenmek ve uygulamak amacıyla daha çok tahtadan kılıçlar kullanılırdı. Zamanla kılıç kullanmanın başlıca yollarına, "Kendo"nun temel formlarına "kata" adı verildi.

    Savaş koşulları altında kılıç kullanmakta uzman olan pek çok kişi yöntemlerinin en doğru olduğunu iddia ederek kendilerine ait okullar açtılar. Bu okulların sayısı geçmişte altı yüzü bulmuştu. Savaş zamanında birinci amaç düşmanı öldürmekti. Bu nedenle "bushi" savaşçılarına öldürecekleri kişiye gereksiz acı çektirmemeleri için ani ölüme sebebiyet verecek teknikler ögretilmekteydi. Söz edilen anlayış kılıçla dövüş sanatının görgü kurallarından biriydi.

    "Kata" formları, "Kendo" da üzerinde çalışılması gereken en önemli formlar olma özelliğini sürdürmektedirler. Ama yalnızca "kata" formlarının birleşimleri bir kılıç dövüşünde oluşabilecek tüm durumların üstesinden gelinmesini sağlayacak teknikleri yeterli olarak kapsamaz. Bu nedenle uygulamaların bambu bir kılıç olan "shinai"nin ve güvenlik amacıyla koruyucu tertibatların (bogu) geliştirilmesiyle desteklenmesi gerekti.
    Günümüzde "Kendo" yapan kişiler öncelikle bambu kılıçlar kullanarak daha sonra da gerçek ya da tahta kılıçlarla "kata" formlarını (İaido) öğrenerek kendilerini eğitmektedirler.

    Kendo Karşılaşmaları

    Kendo yaparken etrafınızdakileri gözlerinizle görmeyi, olaylara anında tepki vermeyi ve zihninizi kullanarak zaman geçirmeden karar vermeyi öğrenirsiniz. Bir Kendo karşılaşmasında rakibinizi gözlerinizle izlersiniz, hareketlerine hızla tepki verirsiniz ve zihninizde tasarladığınız üzere saldırıya geçmek için beliren fırsatları değerlendirirsiniz. Zihninizin gözü, zahitlerin Zen çalışmalarında olduğu gibi sadece zorlu ve uzun bir eğitim sonucunda açılır.

    Kendo çalışmalarının önemli amaçlarından biri, bir Kendo karşılaşması sırasında ya da kişinin içinde bulunduğu herhangi bir durumda hiçbir zaman zihinsel olarak hazırlıksız yakalanmamasını sağlamaktır.Sportif açıdan Dünya Şampiyonaları her üç yılda bir ve Avrupa Şampiyonaları diğer iki yılda düzenlenmektedir

    Kendo bölümünde Sayın Mine Ersen ve Kendo üzerine kısa bir konuşma yaptık.

    Kendisi Japon Kültürü ve Kendo ile yoğun bir şekilde ilgilenmektedir.15 yaşında Yusuf Akyurt ile Aikido'ya başlar. Öğrenci değişim programı ile Japonya'ya gider. Aikido'ya olan ilgisi onun Japonya'ya olan ilgisini de körüklemiştir. Bir Aikido seminerinde yapılan Kendo gösterisinden çok etkilenir ve Kendo'ya başlamaya karar verir. Kendo ve Aikido birbiri ile çakışmasın düşüncesiyle Kendo'da karar kılar. Nagasaki Kenshikai Kendo okulunda Sensei Hirose Daisuke ile Kendo çalışmalarına başlar. Sensei Tsukihara San ile de Kendo-Kata çalışır.Hirose San desteği ile çalışmalarını sürdürür ve daha sonra Türkiye'ye döner. Türkiye'de Kendo o zaman pek tanınmamaktadır. Kendisi 2000 yılından beri Kendo dersi vermektedir. Eğitmenliğini Japon hocasından almıştır. Zırhların ülkemizde bulunmadığından veya biraz fiyatlı olmasından dolayı Japonya'ya yazı yazmış ve oradan 20 tane set gönderilmiştir. Japonya'da Kendo ortaokulda zorunlu bir derstir. Kendo yavaş yavaş ülkemizde yayılmaya başlamıştır. Mine Ersen Marmara Üniversitesi Sağlık bölümü öğrencisidir. Kendo ve İaido'da 2.Dan'a sahiptir ve eğitmenliğini İstanbul Kenshikai okulunda halen sürdürmektedir.

    MİNE ERSEN: ?Kendo, iç dünyamızı geliştirmeye yöneliktir? diyor ve devam ediyor;

    Kendo'da derin bir saygı var. Kendo eğitimi fiziksel bakımdan ağırdır ama yüreğimizin eğitildiğini unutmamak gerekir. Nasıl daha iyi yapabilirim deyip sabır göstermek kaydıyla bu yürek eğitimi gerçekleştirilir. Kendo'nun yüzde 10-15'i teknik, geri kalanı ruhsal ve felsefi olan kısımdır. Kendo çalışarak tecrübeleriniz artıyor. Yaşınız ilerledikçe bu tecrübeler daha da çok gelişiyor. Bununla beraber olaylara yaklaşımımız değişiyor. Ruhunuz ile birlikte bedeniniz de şekilleniyor.

    İSTANBUL KENSHİKAİ
        2000 yılında Ginken Kendo Kulübü adıyla Mine Ersen tarafından kuruldu. 2004 yılında İstanbul Kenshikai adını aldı. Kenshikai  
        ?Kılıcı ile yüreğini güçlendiren insanlar topluluğu? anlamına gelmektedir. Haftada 2 gün Kendo ve 2 gün İaido olmak üzere toplam 4 gün çalışılır.
        Ders sonunda 15'er dakikalık Yoga-Meditasyon yapılır.
        Kuruluşundan bu yana birçok seminer, etkinlik ve tanıtım günleri düzenlenmiştir. İstanbul Kenshikai, Kendo'nun ve yaşam tarzının öğrenebilineceği bir özel okul niteliğine sahiptir.

    28 / 01 / 2019 - Ko-Budo

    Kobudo

    25 / 01 / 2019 - Aikido
    07 / 05 / 2018 - Japonca

    Japonca

    07 / 05 / 2018 - Yüzyıllardır Süren Geleneksel Giyim Tarzı
    26 / 04 / 2018 - Uluyama TV
    26 / 04 / 2018 - Daiichi-Sankyo
    26 / 04 / 2018 - Sakura Dergisi
    26 / 04 / 2018 - 3d3tech
    26 / 04 / 2018 - İnternet Dünyası
    19 / 03 / 2018 - Geleneksel Japon Mutfağı
    19 / 03 / 2018 - Sonsuz Keşif Japonya
    19 / 03 / 2018 - Geleneksel Çay Seramonileri