Balıkçı ve Samuray
Tokugawa döneminde bir samuray ufak bir işini halletmek için yola koyulmuştu. Bundan tam bir yıl önce bir balıkçıya 10 koku ödünç vermişti. Balıkçının borcunu ödemesi için gereken süre dolmuş,söz verdiği gün gelmişti. Samuray öğle saatlerinde köye ulaştı Balıkçının evine vardığında, gündelik isleriyle uğraşan karısına onun nerede olduğunu sordu. Karısı balıkçının aşağıda kayığında ağlarını onardığını söyledi. Samuray sahile vardığın balıkçı kendini yere attı.Kuma bulanmış başını öne eğerek samurayı selamladı. "Ayağa kalk" dedi samuray. "Anlaştığımız gibi aradan bir yıl geçti ve ben bana ait olan parayı almaya geldim"
''Sana olan borcumu unutmadım "diyerek bir elinden aldığı güçle ayağa kalktı,ama başı hala öne eğikti. Ellerini birkaç kez birbirine vurarak ellerine yapışan kumu temizledi "Benim için gerçekten çok kötü bir seneydi. Çok üzgünüm,sana borçluyum ama hiç param yok" Bu sözlerden sonra,söz verilen borcu alamayacağını anlayan samurayın sabrı tükenmişti. Öfkenin geliştirdiği refleksle seri bir şekilde kılıcını çekti. Balıkçıyı hemen oracıkta öldürmek için hazırlandı. Kızgınlıktan ateş saçan gözleriyle balıkçıya bakarak" Seni öldürmemem için bana geçerli bir mazeret söylemeliydin" dedi. Ölümün gölgesi balıkçının basının sadece birkaç parmak üstündeydi. Sonunun geldiğini anlayan adam.kaybedeceği bir şey olmadığı için cesurca konuşmaya başladı.
"Bende bir dönem savaş sanatları eğitimi almıştım.Hocam bir dersinde öfkenin tüm bedenini esir aldığı zaman hiç kimseye kılıcını çekmemelisin demişti. "diyerek üzgün gözlerle samuraya baktı. "Rica ediyorum, sana olan borcumu ödemem için bana bir yıl daha ver" Adamın söylediklerim düşünen samuray onu haklı buldu ve kılıcını kınına yerleştirdi. Sonra yüzünde buruk bir tebessümle" Hocan akıllı bir adammış "dedi. "Bende kılıç derslerimizde bu kelimeleri defalarca duymuştum. Maalesef ,sinirlerime hakim olamadığım ve düşünmeden davranarak hareket ettiğim çok oldu."
"Bana olan borcunu başka bir yıl ödeyebilirsin", "Ama eğer geri döndüğümde borcunu ödemezsen para yerine hayatım alacağımı sakın aklından çıkarma" bir süre balıkçıyı kararlı bakışlarıyla süzdükten sonra başka bir şey söylemeden arkasını dönerek yürümeye başladı. Köyden ayrılırken hava kararmak üzereydi. Bir an önce evine dönmek niyetindeydi. Eve vardığında ışıkların yanmadığını gördü. Olağan dışı bir durum yoktu,belli ki erkenden uyumuşlardı. Karısı ve hizmetçileri rahatsız etmemek için yavaş adımlarla, sessizce yatak odasına süzüldü. Karanlıkta yatakta iki kişinin yattığını farkına vardı.. Bunlardan birisi karısı, diğeri ise kıyafetinden de belli olduğu gibi bir samuraydı. Açıkça bir ihanetti bu...İçinde kabaran öfkeyle ikisini de doğramak için kılıcım çekti. Sonra nedense balıkçının sözleri aklına geldi. ."Öfkeliyken asla birine kılıç çekme" Zorda olsa kendi kendine bu nasihati dinlemesi gerektiğini düşünüyordu. Derin bir nefes aldı, gergin vücudunu gevşetmeye çalıştı. Sonra yüksek sesle onlara doğru bağırdı. "Kalkın!" Bu gürültü, karısının ve yabancının yataktan fırlamalarına neden oldu.Karısı birkaç adım atarak odanın köşesindeki lambayı yaktı. Bir anda karısıyla göz göze geldiler. Diğer yabancı ise samurayın annesiydi. Onun elbiselerini giymiş.yedekte duran diğer kılıç setini de üzerine geçirmişti."Tüm bunlar ne demek oluyor?", "Az daha ikinizi de öldürüyordum!"dedi..sinirli ve de üzgün bir sesle....
Karışı bütün gece dönmeyince korktuğunu ve davetsiz misafirlerden korunmak için annesine samuray elbisesi giydirdiklerini söyledi. Bu şekilde eve girebilecek birine bir samuray caydırıcı gelebilirdi. Samurayın bir anlık öfkesi ve düşünmeden hareket etme alışkanlığı.annesi ve karısının canına mal olacaktı. Aradan bir yıl geçti ve samuray aynı sahilde balıkçıyla karşılaştı. Adam bu senenin bereketli bir sene olduğunu ve tüm borcunu ödeyebileceğini söyledi. Yüzünde sözünü tutmanın mutlu ifadesi vardı. "Paran sende kalsın" diye cevap verdi samuray...
"Bana tahmin edemeyeceğin bir iyilik yaptın ve borcunu çoktan ödedin" diyerek oradan uzaklaştı.